Eğitmen olarak çalıştığım ve dalış yaptığım yerler arasında öyle bir dalış noktası var ki hep favorilerim arasındadır. Türkiye’de, Kaş’ta çalıştığım yıllar boyunca Kanyon Dalış Noktası’na onlarca, belki de yüzlerce dalış yapmışımdır. Bazen her biri birbirinin aynısı gibi gelse de öyle dalışlar vardır ki size yeni heyecanlar ve mutluluklar yaşatır. İşte Kanyon bunlardan bir tanesi.
Kaş teknelerinin Kaş limanından çıkışı bazen bir operasyonu andırır. Dalış tekneleri ve tur tekneleri çok yakın saatlerde limandan ayrılır. Sakin Kaş limanını kısa süreli bir telaş sarar. Limanın ucundaki deniz feneri ile son göz temasından sonra kimi tekneler güneşin doğduğu yönün tersine kırar dümenlerini. Neptün Dalış Noktası’na doğru yol alırlar.
Farklı planı olan tekneler Beş Adalar’a doğru yoluna devam eder. Kekova’ya ilkokul aşkıyla buluşmaya gidermişçesine acelesi olan tur tekneleri, sancak iskele kim var gözetmeksizin tam yol ilerler.
Heybeliada solunuzda kalır ve Beş Adalar’a girerken tekne sayısı azalmıştır. Kalan tekneler de muhtemelen sabah dalışları için Kanyon’a yol almaktadır.
Kanyon favori noktalardan biridir. Suda dalgıç çoktur. Kıçtan kara yapmak için manevra yaparken dikkatli olmak gerekir. Tekne sabitlendikten sonra şamandıra atılır ve dalgıçlar sırasıyla suya girmeye başlar. Daha suya girmeden tekne üzerinden sualtını izlemeye başlayabilirsiniz. Akdeniz işte… Kumluktan kayalığa doğru sakin bir geçiş vardır. Tekne gölgesine Melanur balıkları gelir, dalış yapmayan misafirleri eğlendirmek için.
3-5 metre derinliğe alçalmaya başladığımızda yarı kumluk, yarı kayalık bir dip yapısı karşılar bizi. Görüşü korumak ve dip yapısına zarar vermemek adına yüzerliliğe dikkat etmek gerekir. Kanyonun ağzına doğru bir süre 3-5 metre derinliklerden ilerlemek gerek. Yolda Dimitri Batığı’nın ufak parçaları gözümüze çarpar, kanyonda karşılaşacaklarımızın sinyallerini verircesine.
Teknemizin bağlandığı adanın korumasından çıkmaya başladıkça ve kanyonun girişine yaklaştıkça akıntıyı hissetmeye başlarsınız. Bu noktada akıntı bazen çok güçlü olabilir. Kanyonun ağzına doğru ilerledikçe sizi geri püskürtmek istercesine akar da akar. İşte kanyona girmeden hemen önceki o ufak düzlük… Deniz tabanından dramatik bir şekilde yükselen iki dev duvarın arasında uçsuz bucaksız mavilik. Sanki bir sualtı krallığının kapıları gibi duruyor.
Burası, yaklaşık 20 metre derinliğe kadar inen dar bir geçit olan Kanyon.
Akıntıya karşı son bir atılımla kanyona girdiğinizde, sanki atmosferden çıkmış bir uzay mekiğindeymiş gibi hissedersiniz. Akıntı bir anda bitmiş, üzerinizden bir yük kalkmış ve kanyonda süzülmeye başlarsınız. Güneş ışığı, suyun içerisinde süzülerek kanyon duvarında büyüleyici bir ışıltı yaratır. Paletlerimizi kırılgan kanyon duvarından uzak tutarak süzülmeye devam ediyoruz.
Kanyonun tabanında, 22 metrede Kovuk ve Baca gibi oluşumlar göreceksiniz. Onarılması yüzyıllar süren bu güzelliğe zarar vermemek adına buraları pas geçiyoruz.
Kanyonun gerçek büyüsü, geçidi geçerken ortaya çıkar. His, devasa duvarlar arasında süzülmek, deniz tabanının altınızda uzandığı bir uçuş hissine benzer. Ancak Kanyon, keşfedilmeyi bekleyen başka bir sırrı da barındırıyor – bir gemi batığı.
Hiç ummadığınız bir anda, tam kanyon bitti derken karşınıza çıkan bu batık, 1968 yılında kaderiyle yüzleşen bir yük gemisi olan Dimitris (Pamuk) Batığı… Şimdi, 27 ile 42 metre derinlikte, denizin gücüne sessiz bir tanıklık olarak yatıyor. Pamuk kargosunun dağılmış kalıntıları, sessiz ama büyüleyici bir manzara yaratıyor.
Batığı incelemeye başlamadan önce, 30 metre derinliklerde Gökhan Türe Hocamızın anısına bırakılmış dokunaklı anıtı selamlıyoruz.
Batığa yaklaştıkça deniz suyu derinliği hatırlatırcasına serinlemeye başlıyor. Dimitris, yerel olarak Pamuk Batığı olarak da bilinir, 1968 yılında bir fırtına sırasında Kaş açıklarında batan bir yük gemisidir. Geminin asıl görevi pamuk taşımakmış. Gemi, sert hava koşullarına karşı koyamayıp kayalara çarpmış ve bu dramatik olay sonucunda denizin derinliklerine gömülmüş.
Gemiyi ardınızda bıraktığınızda, sağ duvar boylu boyunca keşfedilmeyi bekleyerek uzar gider. Ben de sizi yüzeye çıkarmadan, kanyonun sağ duvarında hayal gücünüzle baş başa bırakıyorum.
Bu büyüleyici dalış noktası, her köşede yeni bir hikayenin anlatılmayı beklediği bir yerdir. Kanyona sabahın ilk saatlerinde girecek kadar şanslı olursanız, unutamayacağınız bir dalış yapacağınıza eminim.
Keyifli ve güvenli dalışlar dilerim!