Uzak Ada – Palau Cumhuriyeti

Türkiye’den baktığımızda dünyanın bir diğer ucunda , Pasifik okyanusunun ortasında gözlerden uzak kendi halinde mutlu mutlu yaşayan insanların ülkesi Palau Cumhuriyeti.Ne Ortadoğu’nun karamsar hayatı ne de Amerika’nın vahşi kapitalizmi bu insanların günlük hayatında yer almıyor.Dünya’nın nüfus bakımından en ufak dördüncü ülkesi olan Palau’da yaşayan halkın hayattan beklentisi tercihen yavaş bir günün ardından arkadaşları ile biraz müzik dinleyip ithal biralarını yudumlamak.

2015 yılında Türkiye’den Dünya’nın diğer ucuna dalış eğitmeni olarak gittiğimde hayalimde sadece palmiye ağaçlarının bembeyaz kumsalları süslediği ve köpek balıklarını kıyılarda bekçilik yaptığı bir ada vardı ama uçaktan indiğim ilk saatlerde anladım ki burası ayrıca Dünya ile bağlantısı olmayan , televizyonun izlenmediği , gazetenin haftalık olarak çıktığı ve internete erişiminde bir hayli zor olduğu bir Uzak Ada .

Eğer Palau Cumhuriyetini google üzerinden ararsanız Pasifik okyanusunun batısına doğru biraz yakınlaşmanız gerekiyor.Toplam 340 ada ve adacıktan oluşan ülkenin sadece 16 adasında yerleşim olarak kabul edebileceğimiz topluluklar var.En büyük adası havalimanında bulunduğu Koror adası.En büyük dedim ama mesafeleri gözünüzde canlandırmanız açısından bir örnek vermek istersem – Koror içinde araç ile hız sınırı 40km. Yaşadığım apartman ile çalıştığım dalış merkezi Koror’un iki farklı ucunda ve hız limitlerine sadık kalırsanız bu mesafeyi almanız yaklaşık olarak 7-9 dakika sürüyor.Koror en yoğun adası olmasına rağmen başkent Melekeok adına başka bir ada . Melekeok’un adasının tek özelliği başkanlık sarayının olması . Saray diyorum çünkü çiçekli gömlekleri ve terlikleri ile esnaf gezen başkanımız kendisine minik bir saray inşaa ettirmiş.

Palau ya da eski adı ile Belau tarihi çok hakim olduğumuz bir tarih değil.Tahminlere göre çevre ülkelerden yani Endonesya , Yeni Gine , Malezyalılar ve Polinezyalılardan oluşan bir topluluk.Yabancılarla kurulan ilk iletişimin 1783 yılında olduğu tahmin ediliyor.İngiltere komutasındaki Kaptan Henry Wilson gemisiyle bugünkü Koror ve Peleliu arasında bir yerlere geliyor.Aslında gelmekten ziyade Ulong Reef yakınlarında gemi karaya oturuyor.Koror Yüksek Şef’i IBEDUL ve yardımcıları Kaptan Wilson ve adamlarına gemiyi tamir etmeleri için üç ay boyunca yardım ediyorlar.Ada böylece yabancılar tarafından keşfedilmiş oluyor.Adanın isminin Belau’dan Palau’ya değişmesinin sebebi de yabancıların Palau şeklinde telafüs etmesinden kaynaklı.Adadaki yabancı hakimetinin başlaması ise 1885 yılında İspanyollar ile oluyor.Bu tarihten itibaren bölgede Hristiyanlığın izleride görülmeye başlanmış.Benim gözlemlerim Palau halkının dindar bir halk olduğu yönünde ama dini yorumlama şekilleri biraz farklı .1899 yılında İspanyollar adayı bütün yaptıkları yatırımlar ve doğal kaynaklar ile Almanlara satıyor.Ve ada 1919 yılına kadar Almanya kontrolunde kalıp sonra Versay Anlaşması ile Japonya’ya bırakılıyor.Palaululara göre Japonya kontrolundeyken Palau ekonomik anlamda baya ilerleme göstermiş Altyapı ve ulaşım hatları bu dönemlerde açılmış. Ve sonunda Japonya ikinci dünya savaşında Amerikaya yenilince Palau Amerikan himayesine geçmiş.Palaulular da Amerika kontrolundeyken eğitim sistemlerinin rayına oturduğu ve geliştiğini iddia ediyorlar. 1 Ekim 1994 yılına kadar.Palau bağımsızlığını bu tarihte kazanıyor.

Gördüğünüz gibi Palau tarihi birçok Pasifik ve Karayip ülkesi gibi sömürülenlerin tarihi.Sömürülme sürecini daha dayanılır hale getirense Beyaz adamın verdiği din narkozu.

Geleneksel Palau halkı anaerkil bir yapıya sahip.Doğurganlığın verdiği güç ile kadın toplumda en tepede . Fakat dış dünya ile kurulan iletişim zamanla gücün merkezini doğurganlıktan paraya doğru kaydırıdığı için geleneksel yaşamda da birtakım değişiklikler meydana gelmiş.Ülkede anayasa var ve seçimle başa gelen bir hükümet fakat hala Koror’da yaşayan bir Milli Şef ya da Geleneksel liderleride var.Ve gelenek görenek konularında son sözün sahibi Şef .Bu arada ufak bir detay , adadaki bütün evlilikler devlet başkanı tarafından imzalanıyor.Ayrıca kendisini çiçekli gömleği ile sokaklarda veya birşeyler içerken yan masanızda görmeniz çok mümkün.

Güvenlik konusuna gelirsek özellikle gece hayatını keşfetmek isterseniz gözünüzü açık tutmanızda fayda var.Haftada bir çıkan gazete haberlerinde taciz ve cinayet haberleri gördüğüm olmuştu.Ama ada içeride bireysel silahlanma yasak .Dış güvenlik açısından bakarsan Palau’da askeri bir oluşum yok.Herhangi bir dış güvenlik tehditinde Amerika’ya başvurmaları kaçınılmaz.Pasifikteki varlığını sürdürmek isteyen Amerika’nın yardım isteğini geri çevireceğini sanmıyorum.Sadece askeri anlamda değil – Palau vatandaşları Amerika’da Vizesiz seyahat , çalışma ve eğitim imkanına sahipler.Özellikle yüksek öğrenim konusunda bu çok önemli çünkü adada Üniversite yok. Lise eğitimi sonrası devam etmek isteyenler yurtdışına gitmek zorunda ve Palaulu gençler için Amerika en mantıklı olanı.En büyük sorun yurdışında okuyan gençlerin geri gelmemesi . Bu boşluğu dolduranlar ise daha sakin hayat sürmek isteyen Amerikalı ve Avrupalılar.

Unutulmaya yüz tutmuş yerel bir dil olsada Palauluların hepsi ingilizce konuşuyor ve para birimi Amerikan Doları.Kendi para birimlerinin olmamasının sebebi ufak ülke olmalarından ziyade enflasyon ,paranın değer kaybı vs gibi ekonomik sorunlarlardan yabancı para birimi kullanarak korunmak. En temel geçim kaynağı turizm ve sonra balıkçılık.Turizm sektöründe çalışan birçok Güney Asya’lı da adada göçmen olarak yaşıyor.Ülkede Amerikalı , Koreli ve Japon turistlere sıkça rastlanıyor . Adada yerleşik olan işletme sahibi yabancılarda bir hayli fazla.Ülke ciddi anlamda dışarıya bağımlı.Marketlerde hemen herşey yurtdışından ithal.

Başka bir yazıda daha detaylı değineceğim fakat Palau Cumhuriyeti doğal güzellikleri konusunda çok hassas davranıyor.Ülkeden çıkıştı sizden Green Fee olarak belli bir miktar vergi alınıyor ve bu vergi çevrenin korunması için harcanıyor.Ülkeden çıkarken çantalarınız doğal bir mirasın izinsiz yurtdışına çıkarılması ihitimaline karşı aranıyor.Bu arada aklınıza heykel , değerli maden vs gelmesin.Deniz kabukları ve mercanlarda ülke mirası olarak sayılıyor. Türk bir dalış eğitmeni olarak nasıl geldim , nerede nasıl çalışıyorum konularına başka bir yazıda değineceğim.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Kalın Sağlıcakla 🙂