Merhaba Arkadaşlar ;
Palau Cumhuriyeti , Pasifik Okyanusunun ortasında ufacık adalardan oluşan ve ekonomisi büyük oranda turizm ve balıkçılığa dayanan bir ülke.Markete gittiğiniz zaman deniz ürünleri ve tropikal meyveler dışında hemen herşey yurtdışından ithal ediliyor.Durum böyle olunca turizm gelirleri ekonomi içerisinde çok ciddi yer tutuyor.Bu noktada Palau hükümeti attığı adımlar ve aldığı önlemlerle sürdürülebilir bir ekoturizm sistemi kurmayı başarmış gibi gözüküyor.
Öncelikle eğer Palau’ya seyahat etmek isterseniz pasaport kontrol sırasında sizden GreenFee adı altında bir vergi talep ediliyor.Bu parayı verirken kafamda paranın nereye gideceği , nerde kullanılacağı , yolsuzluklar vs bir sürü senaryo oluştu ama çokta sorgulamadım tabiki.Fakat zamanla öğrendim ve gözlemledim ki verilen bu para ile sürdürülebilir turizme bir katkıda bulunmuştuk.Ayrıca bütün ziyaretçilere koruma kuralları ile ilgili bir bilgilendirme formu verilip imzalanması isteniyor.
Öncelikle herkez için kapıları açık olan bir kurum Palau International Coral Reef Center’a gidelim.Hiç randevu almadan içeri girip kendimizi tanıttık . Türkiye’den geldiğimizi ama Palau’da çalıştığımızı ve yaptıkları çalışmaları görmek istediğimizi söyledik.Çok mutlu oldular . Gerçekten yaptıklarını paylaşmak istediklerini , başarılarıyla ne kadar gurur duyduklarını hissettim.Bu kurumun genel olarak üç aşamalı bir görevi var.
-En temelde araştırmalar yapmak.Sürekli olarak resifleri gözlemleyerek bütün değişmeleri kayıt altına alıyorlar.Sadece resifler olarak balık populasyonlarıda aynı şekilde gözlem altında.Sürekli gözlem sayesinde değişiklikleri hemen görüp eğer kötü bir tablo varsa önlemek için hızlı karar alabiliyorlar.
-İkinci önemli husus kamuoyunu bilgilendirme ve yasal adımlar.1998 yılında bazı bölgelerde resiflerde %90lara varan beyazlama ve %30larda coral ölümleri gözlemlenmiş.Aynı oranlarda balık populasyonunda azalma ve okyanusun kendisini temizleme kapasitesinde azalma.Şuan Palau kıyılarının %80 balıkçılığa kapalı . Bu oran sabit tutulup dönem dönem yeni yerler balıkçığa açılıp açık olan yerler ise kapatılıyor.Bu şekilde doğaya dengesini bulması için süre veriliyor . Bazı noktalarda sadece balıkçılık değil bütün aktiviteler yani dalış ,snorkel , tekne turu veya sadece tekne ile geçip gitmek bile yasak.Dalış esnasında herhangi bir şekilde komşulara hediyelik eşya olsun diye deniz kabuğu vb çıkarmak yasak.Havalşmanı çıkışında çantalar kontrolden geçiyor eğer birşey bulunursa yaptırım uygulanıyor.Ve bunların hepsi size ülkeye girişte bir belge ile bildiriliyor ve sizde imzalayıp kabul ediyorsunuz.
Ayrıca dalış noktalarında demir atmak kesinlikle yasak . Yerli yabancı bütün eğitmenler çalışma izinlerinin çıkması ile birlikle devlet tarafından organize edilen yerel bir rehberlik eğitiminden geçiyor.Bu eğitim sırasında sürdürülebilir turizm uygulamaları ile ilgili detaylı bilgilendirmeler yapılıyor.Yani herkezden üzerine düşeni yapması bekleniyor .
Son olarak ve bence atılan adımların sürdürülebilir olması için en önemli olan halkın bilinçlendirilmesi. Burda insanlara doğanın Milli bir servet olduğu ve korunması gerekliliğinin önemi öğretiliyor.Gençler bu bilinçle büyüdükleri zaman ve doğaya korunması gereken bir hazine olarak bakmaya başladıkları zaman aslında herşey çok daha kolay oluyor.
Bir dalış eğitmeni olarak kursiyerlerime sadece dalışı değil ama dalgıç olmanın getirdiği sorumluluklarıda anlatmaya çalışıyorum.Bu şekilde bir zincir oluşturup biraz olsun farkındalık yaratmaya çalışıyorum.Dalıcılarımın sualtında ahtapotla oynadığını zevkle anlatan ya da cebindeki deniz kabuklarını gösteren başka bir dalıcıya bunun ne kadar yanlış olduğunu sebepleri ile anlattığı zaman çok mutlu oluyorum.
Belki birgün bizde denizlerimizi önceliklerimiz arasına koyabiliriz.Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
Saygılarımla